Öncelikle Süper Kupa finaline değinerek başlayalım. Felipe Melo’nun ve Hamit’in yokluğunda Bilal ve Selçuk merkez ikilisiyle başladık doğal olarak. Bu ikili ayağa pastaki yüksek yüzdeleriyle özellikle golden sonra oyunu tutarak skoru koruma adına önemli işler yapsa da, Galatasaray’ın merkez orta sahasının değil Şampiyonlar Ligi, Süper Lig için dahi bu ikiliyle fazlasıyla yumuşak kalacağı kesin. Bu noktada Bilal’i Melo’nun alternatifi olarak kesici bir orta sahadan ziyade Selçuk’a iyi bir alternatif olarak düşünmek daha faydalı olacaktır.
Bursaspor’un maçın başında Sabri’nin kanadından geliştirdiği üç tehlikeli akının ikisinde Sabri pozisyonda dahi yoktu. Alanını boşaltarak yaptığı gereksiz preslerin ardından geri dönmeyi beceremeyen Sabri’nin kademesine takımın fizik olarak en hazır isimlerinden Yasin girerek tehlikeyi önledi. Zaten maçın geri kalanında da Yasin, top Bursaspor’a geçtikten sonra hemen topun arkasına geçerek ya Sabri’ye direkt yardım götürdü yada Selçuk ve Bilal ikilisine sokularak o bölgede bir sağ iç orta saha gibi oynadı.
Bursaspor’un Fernandao’dan sonra net bir forvet eksikliğini Bakambu ile kapatma çabası fazla sonuç vermedi. Aslına bakılırsa yeşil-beyazlılar özellikle Ozan Tufan, Josue ve Jorquera ile kurdukları üçgenlerle Hakan Balta-Chedjou tandemini ortadan zorlayarak, savunma merkezini derinlemesine paslarla delebilirlerdi. Ancak bu noktada net bir santrafor eksikliği onların şanssızlığı, bizim ise şansımız oldu.
Yaz boyunca taraftarı mutlu eden tek hamle olan Podolski’ye gelirsek Alman golcü Sneijder’le birlikte takımın oyun zekasını bir hayli yukarılara çekebilir. Ancak kendisinin sol kanatta klasik bir açık oyuncusundan çok içe sokulan ikinci bir forvet görüntüsü çizdiğini dün akşam rahatlıkla söyleyebilirim. Bu durum Galatasaray’ın hücum merkezinde çoğalarak etkili olmasını sağlarken, aynı zamanda sol kanatta etkinliğini de azaltabilir. Podolski’nin pres yaparak adamını kovaladığı ve savunmasına yardıma geldiği pozisyonları takdirle izlerken, kendi bölgesini Telles’e bırakarak atağı geriden gözleriyle takip ettiği pozisyonları da gördük ne yazık ki. Sneijder, Selçuk ve Bilal gibi harika üç ayağa sahip olmamıza rağmen, öne geçtikten sonra elle tutulur, müspet bir kontra atak şansı yakalayamamamız da bir hayli düşündürücü. Sırasıyla gelen Burak-Podolski-Sneijder ve Emre-Umut-Jem Karacan değişikliklerine pek çok kişi eleştiri getirse de teoride yanlış ancak pratikte doğru değişiklikler gerçekleştirdi Hamza Hoca. Her geçen dakika oyundan düşen Podolski, hakemle oynamaya başlayan Sneijder ve rakip stoperlerin arasından kendini kurtaramayan Burak’ın yerine takımın pres gücünü yükseltebileceğini düşündüğü üç ismi oyuna alan Hamza Hoca, geçen sezonun son 6 haftasında olduğu gibi yine öne geçtikten sonra çok akıllıca ve çok iyi oynamadan skoru koruyarak 9.ayında 3.kupasını kazandı. Ancak Bursa'nın olası bir beraberlik golüyle maçın uzaması halinde Sneijder-Burak-Podolski üçlüsünden hiçbirinin sahada olmaması alınabilecek en büyük riskti.
Takviye şart
Yaz boyunca taraftarlar yönetimin transfer politikasını fazlasıyla eleştirdi. Sabri’ye yapılan zamla başlayan bu süreç, son olarak İbrahimovic transferinin yılan hikayesine dönmesiyle zirve yaptı. Yaz arasında yaşanan Cüneyt Tanman krizi ve Başkan Dursun Özbek’in de birbirini desteklemeyen tutarsız açıklamaları nedeniyle taraftarlar 3 ay içinde yönetime olan tüm güvenlerini kaybetti. Felipe Melo krizi de yeterince iyi yönetilemezken, dün akşamki Bursaspor maçında da oyundan çıkan Burak ve Sneijder’in vücut dillerinden Hamza Hoca’ya karşı bir antipati besledikleri rahatlıkla okunuyordu.
Geçen sezon şampiyonluğun kazanılmasında, mental olarak dağılmış ve moral olarak dibe vurmuş olan bir takımı ayağa kaldıran Hamza Hamzaoğlu kadar, Abdurrahim Albayrak ve Ali Dürüst’ün de payı büyüktü. Bu sezon Albayrak ve Dürüst’ün yokluğunda Cüneyt Tanman’dan bu görev beklenildi ancak Tanman’a bu görevin birkaç gömlek büyük geldiğini söylememiz gerek. Nihayetinde enteresan bir harekete imza atarak görevinden istifa ettiğini resmi bir açıklama yerine bir gazeteye gerçekleştirdi. Sonuç olarak bakıldığında Dürüst ve Albayrak’ın yokluğunda futbolcuların Hamza Hoca’ya karşı tutumu çok önemli. Hamza Hoca açıkçası bu sezon saha içiyle birlikte saha dışında da fazlasıyla başarılı olmak durumunda.
Podolski haricinde yapılan Lionel Carole, sol bekte, ön liberoda ve sol önde oynayabilen bir isim ve alternatif oluşturacaktır. Jem Karacan transferine ben de hiçbir anlam verememekle birlikte yorum yapmaktan kaçınıyorum. Rodriguez de sağ önde Yasin'le forma mücadelesine girecek ancak geçen sezon Deportivo'yla kümede kalma savaşı verdikten sonra Galatasaray gibi büyük hedefli bir kulüpte neler yapacağını bekleyip göreceğiz. Bilal Kısa ise dün akşam ne kadar teknik bir oyuncu olduğunu gösterdi. Uzun sezon içerisinde Selçuk'a alternatif olmasının yanı sıra, özellikle iç sahada oynanan lig maçlarında pas yaparak rakibi boğmaya çalışacak Galatasaray için önemli bir parça olacaktır.
Takviyelere gelirsek de Felipe Melo’nun yerine muhakkak bir kesici şart. Takımın orta sahadaki agresifliğinin düşmesi, hücumu da fazlasıyla etkiliyor. Dün akşam görüldü ki Semih Kaya iyileşse dahi savunmanın göbeğine ve sağ beke de bir transfer yapılması gerekiyor. Dün akşam Bursaspor’un geliştirdiği her kanat akınında ve köşe vuruşunda Bursalı oyuncular daha iyi yükselerek vurmayı başardılar. Ne Hakan Balta ne de Chedjou’nun zıplama beceresi Bursalı oyuncuların yakınından dahi geçmezken, bu ikilinin arasına ve beklerle stoperlerin arasına atılan toplarda da savunmamız büyük sıkıntı yaşadı.
Hücum hattından Sneijder-Prens Poldi-Burak’la birlikte etkili bir hücum hattına sahibiz. Ancak oyun anlayışı olarak Galatasaray’ın hücum varyasyonları Burak üzerine şekillendiğinden kısır bir hale bürünüyor ve rakiplerin önlem alma süresi artıyor. Burak oyundan çıktıktan sonra o bölgeye geçen Podolski, Burak’ın aksine daha efektif işlere imza atmaya çabaladı. Ancak şu an için onun da Sneijder’le birlikte fizik olarak geride olduğunu belirtelim.
Yasin ise geçen sezonun ikinci yarısında gerçekleştirdiği çıkışı kampta da devam ettirerek takımın fizik olarak en hazır ismi olmayı başardı ve dün geceki kupa zaferinde Muslera’yla birlikte en büyük paya sahip oldu. Bu arada Muslera demişken. Tüm takım sırtını Uruguaylı file bekçisine dayadı ve bu takım savunmasıyla daha da dayamaya devam edecekler. Nando’nun bu performansı bizi Türkiye’de kurtarabilir ama Şampiyonlar Ligi için tüm takım S.O.S. veriyor.