Güzel bir rüya gibiydi maç öncesi. Keşke o maç düdüğü çalmasaydı ve o gösteri devam etseydi. Şampiyonluklardan, kupalardan bağımsız olarak Galatasaray’a yakışan tabloydu. Kophenag’ta tüm dünyaya Gençlik Marşı’nı dinleten, kendi yerel ligindeki şampiyonluk kutlamasında Onuncu Yıl Marşı ile kutlama yapan Galatasaray ile geçti bizim çocukluğumuz. Ayrıca bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması da ancak bu kadar güzel olabilirdi. O anlarda statta olmayı o kadar çok isterdim ki anlatamam. ‘’Mustafa Kemal’in askerleriyiz’’ sesleri arasında biten bir gösteri ve başlayan İstiklal Marşı. Baştan sona her şey mükemmel. Gurur duyduk. Herkese helal olsun.
Galatasaray maçlarında futbol konuşmak artık çok zor hale geldi. Arkadaşlarım bana sitem ediyorlar, ‘’ hep hakem diyorsun’’ diyorlar. Ben de geçen hafta olduğu gibi futbol eleştirisi yapmak istiyorum ama gerçekten dayanılacak gibi değil. Her maçtan önce, bu hafta ne tuhaflık olacağını tahmin etmeye çalışıyoruz. Kayseri’de bir penaltı, bir faul verilmeyerek maç bir yerden alınıp diğer yere verildi. Ben bunları konuşmayarak yanlış yapmışım. Takım ve hoca eleştirisi yaparak hata yapmışım. Hangi kadro çıkarsa çıksın mutlaka bir şeyler oluyor. Maç yazısı yazmayacağım. Tek bir değerlendirme yapıp, bitireceğim.
Bugün orta sahadan Sacha’ya kırmızı kart gösteren Ali Palabıyık, Kadıköy’de Hasan Ali’nin gole giden Diagne’yi düşürmesine VAR müdahalesi gelmeden önce koştura koştura gidip sarı kart gösteren Ali Palabıyık. Başka bir şey demiyorum. Teşekkürler.