Bir derbi ancak bu kadar net kazanılabilir. Hem üstün oyun, hem de farklı sayılabilecek bir galibiyet. Son dört senede üç Kadıköy galibiyeti alan Galatasaray, üç galibiyette de rakibinden daha iyi oynayarak kazandı. Daha ağır bir ifadeyle, deplasman duygusunu yaşamadan kazandı. Fenerbahçe taraftarı da belli bir süre sonra durumu kabullenecek hale geldi. Okan Hoca’dan özür diliyorum. Maçtan önce kadroyu görünce bir derbi maçı için çok büyük bir maceraya girdiği yorumunu yapıp eleştirmiştim. Okan Hoca ne düşündüyse hepsi oldu. Herkes gibi Okan Hoca ve teknik ekip de büyük bir iş yaptı. Umarız bu takım şampiyon olacak ama diyelim ki olmasa bile Okan Buruk uzun yıllar devam etmelidir. İlk seneden böyle unutulmaz bir galibiyetle başlamak çok büyük avantaj. Fatih Terim bile ilk senesinde 0-4 yenilgisiyle başladı.
İcardi’nin bütün maçı oynayacak gücü olsaydı muhtemelen şu anda İstiklal Marşı sırasında gösterilen 6 işaretleri tamamen rafa kalkmış olacaktı. Çok başka bir seviye bu bir gerçek. Bunun yanında da bir Barış Alper Yılmaz vardı ki helal olsun gerçekten. Fenerbahçe’nin bütün stoperlerine karşı üstünlük kurdu. Savunma yönleri daha zayıf dediğimiz Mertens ve Oliviera’nın takım savunmasına desteği, hücum ederken tüm takım olarak herkesin ne yapacağını bilmesi muhteşemdi. Bugün sosyal medyada bir Fenerbahçe taraftarının maç videosunu izledim. Vatandaş maçın büyük bir bölümünü üşenmemiş, çekmiş. İki takımın sahaya yayılışındaki farkı, oyun anlayışını çok açık görmek mümkün. Üçlü defans, dörtlü defans dün için bir şeyi değiştirmezdi, değiştirmedi de zaten. Jesus 2.yarı dörtlüye döndü de ne oldu? Fenerbahçe biraz 55 sonrası canlanır gibi oldu, orada da Okan Hoca, orta sahaya Midtsjö hamlesinin devamında top ileride kalmamaya başlayınca İcardi kartını da içeri atınca maçı bitirdi. Barış yorulmuştu ve İcardi tam zamanında oyuna girdi. 2.golü de atıp rakibin direncini iyice kıran Galatasaray, sonuna kadar hakkı olan galibiyeti aldı. 3.gol tam bir psikoloji bozma golü oldu. Derbi tarihine geçti İcardi’nin golü.