İYİ..
Galatasaray adına bu maçın ardından "iyi" diyebileceğimiz bir şey aslında pek olmasa da finalin en iyisi kalecimiz Fernando Muslera oldu. Maçın uzamasında en önemli payı olan kurtarışları ve penaltı atışlarındaki başarılı performansı kupayı kazandırmaya yetmese de Galatasaray taraftarlarının neden onu sevdiğini bir kez daha gösterdi. Bunu kurtarışlarıyla değil, rakip kalecinin gösterdiği tutumun tam aksi bir davranış göstererek yaptı. Onun gibi iyi bir kaleciye ve iyi kaleci olduğu kadar iyi bir insana sahip olduğumuz için çok şanslıyız..
Maçın diğer "iyi" denilebilecek kısımlarına gelirsek; Chedjou ve Semih ikilisi iyi bir performans gösterdi. Hakan Balta çok az bir süre almasına rağmen "ben de buradayım" mesajını verdi ve yıllardır onu savunduğum için beni haksız çıkarmadı. Onun dışında Selçuk ve Yekta'ya karşı oynamasına rağmen Felipe Melo'da takımının en iyileri arasındaydı ayrıca Yıldırım Demirören'in elini sıkmayarak yine karakterinin büyüklüğünü gösterdi. Bunu yapabilmek herkesin harcı değil. Ancak bana göre kimsenin konuşmadığı Olcan Adın da muhteşem bir performans gösterdi. Burak Yılmaz'a attığı bir iki pas var ki, onların gol olmadığı için Burak'a tepki göstermemek elde değil. Olcan aradığımız kan en azından bunu gördük.
Ayrıca ayağın tozuyla maça ilk 11'de başlayan Wesley Sneijder de fena olmayan bir performans gösterdi. Ancak Hollandalı futbolcuyu takdir etmemin nedeni Melo'nun penaltısında Volkan Demirel'in kendisine yakışan o çirkin hareketine ilk tepki gösteren futbolcuların başında olması, Sneijder yedek kulübesinde çılgına döndü hem de sahanın içindeki diğer takım arkadaşları olanları izlerken.. Ah ne güzel şeydir takım olmak, takım olabilmek..
Ayrıca Prandelli hocamın da klas hareketler sergileyip, maç öncesi ve maç sonu açıklamaları ile takdir kazanmasının yanı sıra maç sonu Fenerbahçeli futbolcuları tek tek tebrik etmesi onun ne kadar güzel olduğunun göstergesi. Bunu yaparken de Gökhan Gönül başta olmak üzere iyilik meleği olarak gözüküp yapacağını alttan alta yapmadığını anlayabiliyoruz. Ayrıca su molalarında hemen futbolcuların başına geçip, bir basketbol koçu gibi taktik vermesi çok hoşuma giden ayrı bir detaydı.
KÖTÜ..
Galatasaray'ın kötü oyunu, bu başlığın yazılma amacı. Çok kötü bir oyun oynadık hatta bok gibi oynadık hatta oynayamadık. Kanatlarımız iş yapamadı, Olcan Adın'ın çabasına destek gelmeyince o da fayda etmedi.
Alex Telles rezalet kötü bir performans gösterse de gördüğü sarı kartı bir türlü anlayamadım. Her fırsatta iyilik meleğini oynayan Gökhan Gönül hiçbir müdahale olmamasına rağmen kendini yere attı. Hemen arkadaşlar onun aslında ne kadar iyi bir insan olduğundan bahsetsin, hep öyle oldu çünkü. Yekta Kurtuluş da kötüydü özellikle o penaltısını halı saha maçında atsa tüm halı saha takımından dayak yer ve haftaya halı saha maçında üç kişi eksik bile olsa çağrılmaz, bu penaltı öyle bir penaltıydı. Penaltıyı kaçırırsın, dağlara taşlara atabilirsin ama öyle ciddiyetsiz vuramazsın. Yasin Öztekin de henüz takıma alışamadığını gösterdi. Ancak Yasin'e pek kızmam mümkün değil, maçın başlarında iyi başlayıp sonunu sürdüremedi. Küme düşmemeye oynayan bir takımdan buraya geldi, hemen alışacağını pek düşünmüyorum. Ancak iyi bir hazırlık dönemi geçiren Amrabat ile başlanıp, Telles'in yerine Balta'nın olmasının daha iyi olacağını düşündüm. Burak Yılmaz da kötüydü. Onunla bir sezon nasıl geçecek bilemiyorum ancak eleştirmeye korkuyorum. Çünkü ikinci hafta Anadolu takımına iki gol atar ve yeniden Kral deriz veya bir kaç gün sonra istatistikleri paylaşılır unuturuz. Burak'ı kazanalım diye kaybettiğimiz maçlar gibi, bir sezon gibi maçlar kaybetmeye hazırız çünkü. Yanlış anlaşılmasın Burak Yılmaz en iyi yerli forvet ancak tek başına olması beni korkutuyor, bana güven vermiyor. Yani yedeğinin en azından Umut ile beraber iyi bir golcünün olması lazım, yedeği değil alternatifi olabilecek birisi hatta. Ve gelelim Selçuk İnan..
Selçuk İnan'ın form düşüklüğü ikinci senenin ortasından beri malum, herkese bunu ısrarla söylememe rağmen kimse bana inanmadı, küfürler yedim. Ancak özellikle son bir buçuk senedir, yaşadığı düşüşü kimse yaşamadı. Orta okulda derslerden 95-100 alıp, liseye geçince 40-45 alan çocuk bile onun kadar düşüş yaşamadı. Ne yazık ki dün rezalet bir Selçuk İnan vardı. Selçuk İnan'ı en çok seven insanların başında gelmeme rağmen, odamda posterinin olmasına rağmen Selçuk'un rezalet bir oyun ortaya koyduğundan bahsetmem gerek. Yok Sneijder yok sistem değişikliği değil, Selçuk İnan form düşüklüğü yaşıyor hatta form düşüklüğünü de geçti kötü oynuyor. Form düşüklüğü yaşaması için de bir formunun olması lazım ama o da yok. Selçuk İnan bu kadar rezalet bir oyun ortaya koyup hala ilk 11'de oynuyorsa, maaşı artılıp sözleşmesi uzatılıyorsa ve derbi maçında kaptanlık pazubandı ile formasını çıkarıp küsüp gidiyorsa bunlara da tepki verilmiyorsa bu Selçuk İnan'ın taraftardaki kredisi yüzündendir. Başka bir futbolcu bunun çeyreğini yapsa, linç edilir, başka bir takımda olsa tesislere gidip "are you player?" diye arabasının içindeyken sorular sorulur. Ah be Selçuk, seni böyle kötü ve ruhsuz görmek üzüyor bizi.
"Yerli Xavi" derken, gelinen şu nokta akıl alacak gibi değil. Önündeki adama pas veremeyen bir Selçuk profili var. Top ayağındayken Burak Yılmaz'a bakıyor ona atmadığı zaman yanındaki veya arkasındaki adama pas veren bir Selçuk İnan izliyoruz. Maç içerisinde yaptığı pas hataları oldukça fazlayken, bu hataların bazıları da rakibin ciddi pozisyonlarını başlatmasına neden oldu. Ayrıca özellikle Olcan Adın'a veremediği pas maçın bizim adımıza önemli kırılma anlarından bir tanesiydi. Konsol oyunlarında kaçan futbolcuya ara pas atmak yerine kısa pas verirsin ya, Selçuk İnan o pozisyonunda onu yaptı. Umarım Selçuk İnan düzelir çünkü onu böyle görmek canımızı acıtıyor.
Ayrıca "ama Zayn Malik bir kere Müslüman" diyen ergen kardeşlerimiz gibi "hayır kardeşim Selçuk iyi bir kere" diyecek arkadaşlar lütfen Selçuk'un isabetli sayısına baksın, yaptıklarına baksın, maçları tekrar izlesin.
Kötü bir Galatasaray izledik ancak asıl şaşırtıcı olan bir diğer durum ise değişen hiçbir şey olmayan Fenerbahçe'nin bu takıma gol atamamış olması, ilginç bir durumdu.
Ayrıca maçın hakemi Mustafa Kamil Abitoğlu çok kötüydü. Maçı Aziz Yıldırım yönetseydi daha iyi bir hakem izleyebilirdik. Burak Yılmaz'a itirazdan dolayı sarı kart verip, Caner ile Emre'nin Nuri Bilge Ceylan'ın Kış Uykusu filmi kadar uzun olan itirazlarını kendisine yedire yedire dinleyen hakemin iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Hele ki penaltı pozisyonunda Volkan'ın su içme hareketlerinden sarı kart gösteremeyip, Melo'ya yaptığı hareketin ardından kırmızı kart gösterememesi onun iyi hakem olamadığı gibi cesur da olamadığını gösteriyor. Herkes Felipe Melo değil, o hakemin onu yapabilmesi için organ nakli yapması gerekiyor.
ÇİRKİN..
Her derbide olduğu gibi yine bir çirkin isim vardı ki o da ilk olarak Volkan Demirel..
Felipe Melo'ya yaptığı o hareket, kendisinin karakterine uygun bir hareketti. Her fırsatta birilerinin medyası tarafından yerden yere vurulan Felipe Melo sakinliğini korudu. Sanırım Prandelli'nin ekstra uyarısı ve bu maçın Soma için oynandığını bilen Brezilya futbolcuyu sakin kıldı. Ancak şiddetin her türlüsünün kötü olduğunu söyleyen ben o an Volkan Demirel'e kafa atmasını istedim, yalan yok. Ancak Melo kendisini ligdeki diğer maçlara sakladı, o sükunetini koruyarak daha doğrusunu yaptı.
Kendisine atılan yabancı maddeler atılmasın diye ilk koşan isim Felipe Melo olmasına rağmen ona öyle çirkin bir hareket yapan Volkan Demirel, yine kendi karakterini yansıttı. Ayrıca bu hareketi yapmasıyla kalmayan rakip takımın kalecisi, maç sonu çirkin bir ithamda bulunarak "sokak köpeği" yakışması yaptı. Bu açıklamalara kızıyorum ama son onun Volkan Demirel olduğunu düşünüp, gülüp geçiyorum.
Volkan Demirel belki iyi kalecidir ama küçüktür mide bulandırır. Bir insana küfür etmek istiyorsanız Volkan Demirel deyin çünkü adam olana en büyük küfür Volkan Demirel demektir. Kaldı ki bu kaleci arkadaşın demlediği çayı bile içmem. Dünyadaki tüm dillerden "karaktersiz" kelimesi kaldırılsın onun yerine "Volkan Demirel" yazılsın, çünkü o bunu hak ediyor. Her maç bir futbolcuyla tartışma, taraftarı tahrik edip bir yerlerini tutup avuçlama, maç sonu hep adamlıktan bahsedip, adamlıktan bir o kadar uzak olma.. Bir gazeteciye evinden aldırmakla tehdit ettiğinde bile kendisi haklı bulundu..
Volkan Demirel, Türk futbolunun utanç kaynağıdır. Kendi kulüp başkanlarının çizdiği imajda gitmek isteyen bu kontrolünü yitirmiş zat olduğu sürece hiçbir derbi gerginlik olmadan geçemez. Ayrıca Volkan Demirel ile Felipe Melo'yu bir tutan herkes geri zekalıdır. Çünkü Felipe Melo karakterli bir insan, iyi bir insan, en önemlisi insan.. Ama karşı taraf için bunları söylemek imkansız..
Caner Erkin ve Emre'nin itirazlarına, hakem üzerinde etki bırakmak istemelerine, hakemlerin onları sonsuz alttan alma isteklerine alıştığımız için pek bir şey demek istemiyorum...
UNUTMADAN;
Sezona iyi başlayıp, kötü bitirmek yerine; sezona kötü başlayıp iyi bitirmek her zaman daha iyidir. Ayrıca kazanırken kaybetmek yerine, kaybederken kazanmak her zaman bizim tercih ettiğimiz iş olmuştur.. Galatasaray Erkek Basketbol takımının final maçına çıkmaması, Fernando Muslera'nın ders niteliğindeki hareketleri ile kurtarışları bunun en son örnekleridir..