Icardi'nin bonservisi hakkında Sabah Spor yazarı Bülent Timurlenk, gündem yaratacak ifadelerde bulundu.

Timurlenk, Galatasaray'ın Icardi'yi bonservis ödemeden transfer edebileceğini aktardı.

Serhat Ulueren: "Galatasaray herkese ders verdi" Serhat Ulueren: "Galatasaray herkese ders verdi"

FIFA'NIN TALİMATLARINA GÖRE WEBSTER KURALI VAR

1- PSG, İcardi'yi bir yıl daha kadrosunda tutar, 13 milyon brüt öder.

2- Messi'nin bir yıl daha kalacağı neredeyse kesin. PSG, İcardi'den para kazanmak ve maaş maliyetinden kurtulmak için bir bonservis belirler.

3- Yılda 7 milyon net kazanan bir oyuncunun bir yılı kalmışken "25 milyon Euro" bonservis isteyemezsiniz çünkü Webster kuralını İcardi'nin cebinde tuttuğunu PSG de biliyor.

4- "Webster Kuralı", FIFA transfer yönetmeliğinin 17. Maddesi der ki; 28 yaş üstünde kulübünde 3 yıllık kontratı geride bırakmış oyuncu kalan sezonu için maaşı kadar ödeme yapar ve serbest kalır.

PSG 7 - 10 MİLYON EURO ARASI TEKLİFİ KABUL EDER

İcardi'nin yıllık 5-8 milyon arasındaki yıllık ücretini karşılayabilecek kulüp sayısı iki elin parmaklarını geçmez Avrupa'da ve "bunların santrfor ihtiyacı var mı?" diye bakmadan da "X, Y, Z talip" diye işkembeden atılmaz. Bazen bir santrforun transferi 4-5 golcünün transferini tetikler. (Ronaldo- Aboubakar-Weghorst gibi) Galatasaray, İcardi'nin bonservisini alabilir mi peki? Önce İcardi'nin fikri önemli. Onu ikna etmeden PSG ile pazarlık masasına oturmanın manası yok. 4 yıllık bonservisine 50 milyon ödeyen PSG'nin birden fazla talipli çıkmaması halinde kalan bir sezon için 7-10 milyon arası bir rakama "evet" diyeceği de benim tahminim…

HATAYI İÇERİDE DEĞİL DIŞARIDA ARAYANLAR!

Galatasaray sezon başında gol atmakta zorlanırken ve sahasında Giresunspor'a mağlup olurken, "Valencia, daha fazla gol attı" gerçeği vardı. Okan Buruk'un takımı pozisyonları buluyor ama bitiremiyordu. Ligin sağlam iki kadrosuna sahip Trabzonspor ve Adana Demirspor deplasmanlarından birer puan alırken daha iyi oynayan taraftılar. Kayseri'de mağlup olduklarında oynadıkları futbol yaklaşan zorlu maçlar öncesinde olabilecek en kötü referanstı. Yetmedi, evlerinde 2-0 önde oldukları Alanya maçını 2-2 bitirdiler. O gün panikle başka kararlar alabilirlerdi. Galatasaray'ı yarışta rakiplerinden ayıran da bu. Okan Buruk ve öğrencilerinin önünde Karagümrük- Beşiktaş-Başakşehir diye giden keskin bir viraj vardı. O virajı dönmek için geride kaybettikleri puanların muhasebesini yaptılar ve o 3 maçtan 9 puanla Dünya Kupası arasına giderken, Fenerbahçe ile farkı 5 puanda tutmak hedefindeydiler.. Sezon başında F.Bahçe'nin Ümraniye beraberliği sonrasında Jorge Jesus'u –terbiyesizce- komisyonculukla suçlayan medyadaki futbol akılları, Beşiktaş derbisi sonrasında 5 galibiyeti arka arkaya alan, Avrupa Ligi'nde grubunu lider bitiren Portekizli teknik adamı öve öve bitiremiyorlar ve lekeledikleri hocayı bu kez göklere çıkartıyorlardı.

KAOSTAN BESLENMEK

F.Bahçe, G.Saray gibi evinde Giresun'a kaybettiğinde puan farkı 2'ye düştü ve 45 günlük ara başladı. F.Bahçe'nin en büyük rakibi kendisi ve takım kaosa girdiğinde bundan beslenen "kolumu kessen sarı lacivert akar" diye taraftarla ucuz empati kuran ve panik butonuna bastıran sözde gazeteciler. "Altay kaleci değil, Serdar kötü stoper, Jesus'un aklı Brezilya'da" Bu argümanlarla kıyma makinesinin başına geçtiler ve sonuçta F.Bahçe, Trabzonspor ve G.Saray maçlarını kaybetti. Kendi içinde kavgası bitmeyenin dışarıda kazanabileceği savaş yoktur. G.Saray da son iki sezonda bu hataya düşmüştü… F.Bahçe ise hatayı içeride değil, dışarıda arıyor…

Editör: Berksan Sabancı