Spor yazarlarından Uğur Meleke, Galatasaray'ın ilk yarı performansını değerlendirdi.
ÇABUK STOPER İHTİYACI
Ligde tepe performansıyla dip performansı arasında en uzun mesafe olan takım Galatasaray... Alanya-Rize-Antep gibilere karşı çok iyi, Karabük-Osmanlı-F.Bahçe’ye karşı çok kötülerdi. Toplam pas istatistiğinde liderler ama üçüncü bölgeye pas sayısında Konya ve G.Birliği’nin bile altında olmaları, topu etkisiz bölgede oyaladıklarının ispatı. İlk dört içinde savunmayı en önde kuran ve rakiplerini en çok ofsayta düşüren takım olmaları, çabuk stoper ihtiyacını gösteriyor.
FUTBOL OLARAK EZİLDİ
Galatasaray’ın ilk yarı performansı, geceyle gündüz gibi: Ligin ilk 7 sırasındaki takımların sadece birini (Bursa’yı) yenebildiler. Dipteki 11 rakiptense 27 puan çıkardılar. Üstelik fark sadece puantajla ilgili değil, topa sahip olmak isteyen rakiplere karşı futbol olarak da ezildi Galatasaray.
TEK BİR PLAN VAR
Riekerink dönemi Galatasaray’ının tek bir planı var: Eğer rakip topu onlara bırakırsa, sonsuza kadar paslaşıyorlar. Bu paslaşmanın sonunda top Bruma’ya gelirse adam eksilterek, Sneijder’a gelirse araya oynayarak ya da şut atarak fark yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü ortada çalışılmış-düşünülmüş bir hücum planı yok gibi; yalnızca topa sahipler, oyuna değil.
LİDER OLMALARINA RAĞMEN
Zaten toplam pas istatistiğinde Beşiktaş’ın bile önünde lig lideri olmalarına rağmen, tehlikeli (üçüncü) bölgeye ulaşan pas sayısında ligin onuncusu olmaları, Gençlerbirliği’nin, Konya’nın, hatta Gaziantep’in gerisinde kalmalarının da nedeni bu.
BRUMA'NIN SİHRİNE KALDI
Bu ana oyun planı, geride kompakt bekleyen, topu istemeyen Rize, Antep, Alanya gibi rakiplere karşı çok iyi sonuç verdi; Sneijder, Podolski gibiler bu maçlarda yıldızlaştı. Ama Galatasaray’ın rakibinin topla oynama niyeti varsa, vitesi elinde tutmak istiyorsa sıradanlaştılar. O zaman iş sadece Bruma’nın sihrine kaldı aslında. Fenerbahçe’ye karşı rakip kaleye gidemediler, Karabük oyun olarak Galatasaray’ı ezdi, Osmanlıspor’a da farklı kaybetmedikleri için şanslılar.
STRATEJİLER ÜRETMELİ
Galatasaray’ın ligin ikinci devresinde yarışın içinde olması için sadece zayıflara karşı değil, güçlülere karşı da ayakta kalacak stratejiler üretmesi gerek.
CEZA ALANI DIŞINDAN...
Ligin ilk yarısında oyun olarak bekleneni veremeyen Selçuk, Sneijder ve Podolski’nin Galatasaray’a en önemli katkıları, ceza alanı dışından yarattıkları tehlikeler... Ligin ilk devresinde ceza alanı dışından Fenerbahçe 61, Başakşehir 67, Beşiktaş 105 şut atarken Galatasaray kaleyi 115 kez yokladı. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin toplamı kadar, uzaktan şutla 6 tane gol buldu.
RAKİPLERDEN FARKI BİREYSEL PERFORMANS
Galatasaray’ın 3 rakibine karşı da en önemli farkı bu noktada yatıyor sanırım: Başakşehir 36 puanı takım olarak topladı. Takım iyi oynayınca kazandılar, takım kötüyse kazanamadılar. Kazanmak için hep iyi oynamak zorundalar. Galatasaray’sa çok az maçı takımla kazandı ilk yarıda. Birçok galibiyeti kazandıran, bireysel performanslardı.
TAVRI SAVAŞÇI
Galatasaray orta sahasında ilk yarıda hemen hiç kimsenin bekleneni verebildiğini düşünmüyorum ben. Selçuk etkisiz bölgede pas ustası. De Jong’un tavrı savaşçı gözüküyor ama Osmanlı maçını yalnızca 35 topla buluşarak tamamlamış. Bugünlerde gazeteler Sneijder’ın asist kralı olmasını ön plana çıkarıyorlar ama sanırım şu detayı gözden kaçırmamak gerek: 2 gol-8 asistinin, yani 10 gol katkısının 6’sı, sadece iki maçta: Alanya’ya 1 gol-3 asist, Rize’ye 2 asist...
CİĞERCİ DÖNMELİ, SNEIJDER KENDİNE GELMELİ
Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a, Trabzon’a, Karabük’e, Osmanlı’ya karşı kaybolan bir performans. Lens’in Manchester’a gol atması, Feyenoord’a karşı kazandığı topla galibiyeti getirmesi, Trabzon maçını alması bir yıldızın nerelerde ortaya çıkması gerektiğinin ispatı. Galatasaray’ın ligin ikinci yarısında vitesi yüksek maçlarda iddialı olabilmesi için orta sahanın ayakta kalabilmesi gerek. Tolga Ciğerci bir an önce dönmeli. Selçuk ve Sneijder kendine gelmeli.
DİSİPLİN ZAAFİYETİ
Tuzlaspor karşısında Yasin ve Chedjou’nun gördüğü kırmızı kartlar, takımda büyük bir disiplin zafiyetinin olduğunun ispatı. Galatasaray’ın savunma disiplini anlamında bir diğer sorunu da, yaptıkları faul sayısı şampiyonluk yolundaki üç rakiplerinden az olmasına rağmen, gördükleri kart sayısındaki fazlalık. Fauller doğru noktada değil, tehlike anında panikle yapılıyor. Çünkü ortada dört başı mâmur bir savunma stratejisi yok, doğaçlama çözüm stratejisi var.
BÜYÜK TAKIM İÇİN DOĞAL
Galatasaray, ilk dört içinde savunma hattını en önde kuran ve doğal olarak da rakiplerini en fazla ofsayta düşüren ekip. Fenerbahçe savunması ortalama 21,5’uncu, Başakşehir 21,7’nci metrede konumlanırken, Galatasaray’ın Opta verilerine göre savunma pozisyonu ortalamasının 26,8’inci metrede olması dikkate değer. Bu, sürekli hücum düşünen, ikinci bölgede çok pas yapan bir büyük takım için doğal görünüyor. Zaten o yüzden de Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin toplamı kadar ofsayta düşürmüşler rakiplerini.
ÇALIK DEĞİL, POPESCU TİPİ...
G.Saray’ın Ujfalusi’den sonra savunmada yeni bir plan üretemediği bir gerçek. Ve bu planı üretmek için Ahmet Çalık’a değil, Popescu tipi, Zago tipi, Kjaer tipi lidere ihtiyaç var.
SAVUNMA OYUNCULAR ZEKİ OLMALI
Böyle bir savunma anlayışı iki türlü ihtiyaç doğurur: Savunmacılarınız zeki olmalı. En azından içinde lider karakterli biri olmalı ki, defansı doğru zamanda doğru çizgide tutsun. Çünkü tutamadığınızda arkada büyük boşluklar olacaktır hep.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Galatasaray Haberleri sitemize
abone olun.