Önce hakemden başlamam lazım... Bizim futbol alemi, haklı ya da haksız her sonucu hakeme bağlamaya alışkındır. Ama bu maç öyle değil. Hakemin yardımcısı ile birlikte sonucu “damardan“ etkilediği bir maç oldu. Buna rağmen Galatasaray‘ın galibiyetini engelleyemedi.
Birincisi, Kubilay golünde net bir “ofsayt“ var. Yardımcı Samet Çavuş oynattı, Barış Şimşek golü verdi. İki dakika sonra bu defa golü atan Kubilay, takımı aleyhine net bir penaltı yaptı. Bu defa da Barış Şimşek “devam“ dedi. İnsaf be kardeşim. İki dakika içinde iki büyük hata yapıyorsun, Galatasaray‘ı adeta maça yenik başlatıyorsun.
Gelelim hakeme rağmen Başkan‘a... Galatasaray‘ın daha bir hafta önce Fenerbahçe karşısında etkisiz, tepkisiz, umarsamaz, yenilgiyi kabullenen futbolu her Galatasaraylı gibi Başkan Dursun Özbek‘i de isyan ettirdi. Başkan hafta içinde soluğu Florya‘da aldı.
Hoca ve futbolcuların tamamı dahil, hepsine bir konuşma yaptı. Ama ne konuşma. Her kelimesi “taş“ gibi ağır, ama Galatasaray terbiyesini ve nezaketini aşmayan “taş“ gibi ağır ifadeler...
Başkan toplantı salonuna girdiğinde, önce yayılıp oturanlara gerçek bir nezaket ve görgü dersi verdi. Sonra da Onlara Galatasaray‘ın yenilebileceğini, ama asla teslim olamayacağını çok net, çok çarpıcı, çok ağır ifadelerle hatırlattı. Sneijderine, Podolskisine, Selçuk İnanına, yerli yabancı kim varsa hepsine. Son cümlesi zaten tam bir Başkan resti gibiydi: “Ya oynarsınız, ya da gidersiniz...”
İnanıyorum ki, bir hafta önce sahada yürüyen, en ufak bir tepki vermeyen Galatasaraylı oyuncular, Bursaspor karşısında “motor takmış“ gibi mücadele ettilerse, bu “pabuçun pahalı“ olduğunu anlamalarından kaynaklandı. Galatasaray’da Sneijder, Podolski gibi “Avrupa yıldızlarının“, Selçuk İnan gibi “Türkiye’nin yıldızının“ sıradan oynama şansı yok. Her maç iyi oynamak, yaratıcı olmak durumundalar. Yıldız oyuncunun kaderi bu... Beklenti büyüyor, sıradan oyunları kabul görmüyor..
Sneijder bu sezon ilk defa kımıldadı, uzun bir aradan sonra ilk defa gol attı... Sneijder ile birlikte Galatasaray da ayağa kalktı... Selçuk elbette daha iyi olmalı. Ama Podolski buysa, kimse kusura bakmasın, elli defa Eren Derdiyok oynar. Kadro açıklandığında solbekte dudak bükülen Linnes takımın en iyilerinden biri olarak öne çıktı. Bruma ceza alanı çevresinde bu kadar çalım illetine kapılmasa, gol atmak uğruna bu kadar kişisel oynamasa fark daha da büyüyebilirdi.
Bursaspor bu yenilgiye hiç üzülmesin. Maçı, hatta puanı hakeden bir oyun ortaya koyamadı. Bursaspor önde oynarken, iki net pozisyondan birini gol yapabilse, belki maça ortak olabilirdi. Zaten sonrasında pozisyona bile giremediler. Ya da Galatasaray‘ın savunma anlayışı buna izin vermedi.
Bursaspor kalesinde harikalar yaratan Harun‘u, yediği frikik golü dahil, ilk kez bu kadar kötü gördüm... Deniz Yılmaz sakatlıktan sonra henüz gerçek kimliği ile takıma dönebilmiş değil. Batalla gibi bir oyuncu bile sahada kaybolduysa, Bursaspor‘un zaten bu maçtan puan çıkartması beklenemezdi.
Şu anlaşıldı: Başkan Dursun Özbek, artık Florya‘ya daha fazla gidecek ve Galatasaray formasının büyüklüğünü oyunculara belli zamanlarda hatırlatacak... Demek ki bazen ciddi bir “ayar“ çekmek bayağı işe yarıyor. Onun için bu galibiyette aslan payını hocadan, futbolculardan önce başkana veriyorum..
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Galatasaray Haberleri sitemize
abone olun.